Yeni bir güne başlarken okuyacağınız bu sayıda, bütünömrünüzün mottosu olması temennisiyle Kemal Sayar’ınYavaşla kitabını sizler için seçtim. Hepimiz, güzel vatanımızın güzide şehirlerinde kendi hayat telaşımız içinde günleri günlere ekleyip önce haftaları sonra ayları hatta ömürlerimizi geçiriyoruz, belki anlamlı belki de anlamlandıramadığımız bir rutinin içinde. Kimilerimiz sabahları uyanıp varsa hazır bir kahvaltı sofrasına oturup birkaç bir şey atıştırıp gündelik rutine hızlı adımlarla koşuyoruz, kimimiz uyanır uyanmaz koşar adım hazırlanıp yolda aldığımız atıştırmalıklarla günlük rutinimize başlamış oluyoruz. İnsanız elbet, günümüz günümüze benzemeyebilir ama bir şeyleri rutinin dışındayapmak için, durup bir şeyleri seyretmek için –durmadan kastım trafik hariç diyecektim ama orada da öndeki veyaarkadaki sürücüye kızmaktan ya da elimizdeki telefona bakmaktan duruyoruz ama seyredemiyoruz- hiç vaktimizolmuyor.
Biz insanlar dışındaki hayat – doğa, tabiat ve hayvanlar, belki insanın istemesiyle çalışmayan insan bedeni de dâhil edilebilir- olağanüstü güzelliklerle rutinine devam ediyor. Mesela sonbahar mevsiminde; baharda yeniden yeşillenmek için ağaçların, aheste aheste yaprak döküşleri ve o yapraklarınyeşilden turuncuya ve turuncudan sarıya ve daha birçok renk tonuna dönüşmeleri gözlerimizi bayram ettirecek harikulademanzaralar sunar. Göçmen kuşları binbir sesli bir müzik şöleni yaparak göç ederler. Kış mevsiminde; güzel yurdumun önce yüksek kesimlerinde yağan ve sonra bütün yurtta etkili olan kar yağışı, kışın gri havasında içimizi aydınlatır. İlkbahar mevsiminde ise; sanki tüm tabiat silkinerek kendine gelir, kış uykusundan uyanamayanların üzerine su dökmek için sağanak yağmurlar yağar, tohumlar neşeyle çürüyüp çiçeklenmek için yarılır. Sadece bu mevsimi, polen yada bahar alerjisi olanlargözü yaşlı bir şekilde karşılayıp uğurlar. Maalesef bizimgünlük hızımız içerisinde durup bu güzellikleri seyretmeyevaktimiz yok. O kadar hızlı yaşıyoruz ki, dur durak bilmeden koşuyoruz.
Sakin bir vaktimizde sadece yüzümüzdeki değişimi görmek için aynaya baktığımızda yaş aldığımızı, değiştiğimizi görürüz. Aynadaki bizden, hayat bir şeyler almış ve bize tecrübeler katmış, iyisiyle kötüsüyle yaşamış olduğumuz yılların bizde bıraktığı o kalıcı olgunluk yüzümüzün her bir hücresine yansımıştır. Bize her türlü görsel ve işitsel unsurlarla sunulan yere göğe sığdırılamayan, kalıcı olmasını sağlamak için her türlü acıya zevkle katlanılan gençlik, yerini beğenilmeyen ve gelmesi hiç istenmeyen ihtiyarlığa doğrubırakmaya başlamıştır. Hayatımızdaki dur durak bilmeyen hız,biz durup göremeden, seyredip anlamlandıramadanbizdengençlik yıllarımızı çalmıştır.Mesela aranızda -dürüstçe söyleyin amaJ- aynaya bakmaya cesareti olanınız var mı?
Eğer yukarıdaki hisleri sizde yaşıyorsanız soluğu hemenkitabın başında alın. Kitap hakkında detaylı bilgiler verip, size“Ama okumuş kadar olduk” dedirtmemek için yaşantılarımızdan kesitlerle sizi kitaba hazırlamak istedim. Ama yinede azıcık bir genel bilgi vereyim zaten kitaba göz ucuyla baksanız da bu bilgileri görürsünüz, hani o kadar az detay veriyorum. Kitabımız, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi psikiyatri anabilim dalı öğretim üyesi olan Prof. Dr. Kemal Sayar’ın Ocak 2018’de yeni yazılarla zenginleştirilmiş haliyle yeniden basılan YAVAŞLA kitabıdır. Kitap, dört ana başlık altında toplanmış:“Yavaş Güzeldir, Modern Mutsuzluk, Modern Zamanlarda Aile, Benliğin ve Toplumun Krizi”elli üçtane deneme tarzında yazılmış bölümlerden oluşmaktadır.Sayar’ın danışan anılarından, gözlemlerinden, özlü sözlerden, şiir ve şarkılara atıflardan oluşanbu bölümlerin her birinde mutlaka kendinize ait bir cümle bulacaksınız. Sanki sizdeki bir hisse tercüman olmuş ve kendinizi bu yoğun ve hızlı hayatta biraz olsun yavaşlamış hissedeceksiniz. Umarım bu kitap sizlerin hayatına da bir yavaşlık,bir dinginlik katar ve hayatınızı yaşarken etrafınızdaki her bir değişimin farkında olursunuz. Kitaptan seçtiğim en sevdiğim üç alıntıyıpaylaşmak istiyorum:
“Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz” (Bence otobanların girişlerine bu sözü yazmalıyız:)
“Hepimiz artık hız tarikatının müritleriyiz, Sabbah’ınfedaileri gibiyiz. Ancak bizim başımızı döndüren, bizi sarhoş eden, hızın ta kendisi. Suikast ettiğimiz kendi hayatımız.”
“Kendi ölümlüğünün, sonlu hayatının farkında olan tek varlık insandır. Bugün geçmişe ışıklarını düşürdüğünde, kendimizi ‘kader kurbanı’ olarak mı göreceğiz yoksa ‘Acılarımdan öğrendiğim bir şeyler var’ mı diyeceğiz? Geriye dönüp baktığımızda, ‘içimizde yaşamadan bekleyen bir hayat’ın suçunu mu duyacağız yoksa ‘Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar!’ mı diyeceğiz?”
Kitabın içerisinde Hayatını Genişlet başlıklı yazının sonunda Kemal Sayar’ın biz okuyuculara yazdığı bir reçete(tavsiye) var, bence ömrümüz boyunca o reçeteyi uygulamaya çalışmalıyız. “Hayat sevince güzel, sevince tatlı günler, bir kuşu kelebeği bir taşı sevin yeter” şarkısı eşliğinde bir dahaki sayıya kadar hoşça bakın kendinize ve hoşça kalın. “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, Gönülden gönülegider” diyerek Neşet Ertaş diyarından selam ve sevgilerle.