Rebel in The Rye (Çavdar Tarlasındaki Asi) filmini izlediniz mi? Peki, Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabını okudunuz mu? Bence önce filmi izleyip sonra kitabı okumalısınız. Yoğun tavsiyelerden ve paylaşılan alıntılardan dolayı kitabı okunacaklar listesine eklemiştim. Kısmet bu ayki kitap tavsiyesineymiş. Elbette kitabın bir çavdar tarlasında büyüyen çocuklarla alakası olduğunu düşünerek aldım. Tarladaki çocukların hayatından kendi çocukluğuma ait bir şeyler bulacağımı sanıyordum. Galiba, kitabı tavsiye edenlerin paylaştığı alıntılardan çok, yaptıkları yorumlar aklımda kalmış.
Ben bir eserin ortaya çıkışındaki emeği, çabayı ve gayreti öğrenirsem eğer eseri daha çok benimsiyorum. Sanki bir tohumu toprağa ekildiği ilk andan itibaren gözlemliyormuşum hissine kapılıyorum. Bu yüzden Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabını filmi izlemeden önce okusaydım herhalde kitabın fazlaca abartıldığını düşünürdüm. Filmden sonra okuyunca da fikrim pek değişmedi ancak yazarın ne yaşarsa yaşasın, kafasında başka bir hayat yaşadığını anlamamı sağlayan bir kitap oldu. Mesela filmde yazar, savaş için askere çağrılıyor ve eğer yemekte pirzola çıkarsa ertesi gün savaş hattına gidecekleri söyleniyor. Kitapta ise, okulda her cumartesi akşam yemeğinde pirzola yediklerinden bahsediyor. Bunun sebebinin de müdürün, pazar günü gelecek olan velilere öğrencilere iyi bakıldığını göstermek olduğunu söylüyor.
Yazar kitapta üniversite benzeri okuldan atılan yirmili yaşların başında bir delikanlının, Holden’ın, hayatını anlatıyor. Avukat bir babaya, ev hanımı diyebileceğimiz bir anneye, Hollywood’da film yazarı bir abiye, küçük yaşta ölen Allie adında bir kardeşe ve Holden’ın anlattıklarını anlamasa da en azından dinleyen ve çoğu zaman da anlayan Phoebe adında kendisinden çok küçük bir kız kardeşe sahip. Kitapta Holden’le birlikte anlaşılmazlığın boşluğunda savruluyor, bir şeyler ararken onunla kayboluyorsunuz. Arayışın sancısını beraber çekiyorsunuz. Bir garda koltuklara uzanarak yatmanın rahatsızlığını da anne-babasından saklanarak bir gece vakti kız kardeşini görmek için eve girmenin tedirginliğini de onunla beraber yaşıyorsunuz.
Beni en çok etkileyen kısım Holden’ın kız kardeşiyle konuşurken muhabbet birden yazarın kendi kendine konuşmasına dönüşmesidir. Kız kardeşi Phoebe, Holden’ın “olan hiçbir şeyi sevmediğini”ve“sevdiği tek bir şeyin bile olmadığını” biri olduğunu söylüyor, Holden bunun doğru olmadığını ispatlamaya çalışırken aralarında şöyle bir diyalog geçiyor:
“Neyse işte, şu anı seviyorum,” dedim. “Şu anı, seninle oturup çene çalmayı, gırgır…”
“Ama bu gerçek bir şey değil!”
“Bu çok çok gerçek bir şey! Kesinlikle öyle. Neden olmasın ki? İnsanlar hiçbir zaman bir şeyin gerçek bir şey olduğunu anlayamıyorlar.”
Konuşmanın devamında ne olacağını soran kız kardeşine, Holden ne olmak istediğini anlatmak için “Yakalarsa birini biri, çavdarlar arasında” diye bir şarkı sözünden bahsediyor. Ancak kız kardeşi bunun bir şarkı değil Robert Burns’ün şiirinde geçen “Rastlarsa birine biri, çavdarlar arasında” şeklinde bir dize olduğunu söylüyor. Sonra da ne olmak istediğini detaylıca anlatıyor. Kitabın adı da buradan geliyor:
“Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözlerimin önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta –yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.”
Satır aralarında hayata dair anlamlı sözler bulabileceğiniz arkası yarın gibi olay örgülerine sahip kitabı bir çırpıda okuyabilirsiniz. Belki de yazar, dünyayı kocaman bir çavdar tarlası olarak görüp kendi hayatından kesitleri edebi kurguyla anlatarak, çocukların -yani bizim- fevri ve bilinçsiz hareketleri sonucunda uçurumdan düşmesini engellemek için uğraşan tek büyüğümüz olduğunu düşünerek bu kitabı yazmıştır.
Birisi “Ayın Kitap Önerisi&Tahlili : Çavdar Tarlasındaki Çocuklar – J.D. Salinger” üzerinde düşündü