Bendim Kendimde Bir Yara
bendim kendimde bir yara
büyüdüm kanaya kanaya
günlerin sargısı sarmaya
yetmedi; -hayatın eczası
bir ceza gibi ve ezâ…
habîs bir sonbahar
geldi, yerleşti
oraya, buraya….
ne oldu? hiç! ‘alkol iyi gelir’ dediler
ve tütün…
yaz günleri tendürdiyot oldu, kolonya…
ilâcımdan ek çekiyor tabipler;
ne kadar bağlasan nafile… bütün
bir şiirle pansuman yapmak yaraya
bendim kendimde bir yara
büyüdüm kanaya kanaya
Hilmi Yavuz
Merhaba sevgili okur,
İnsanların ve sokakların yavaş yavaş birbirine kavuştuğu ve mutluluğumuza şükürlerimizi eklediğimiz günlerden kocaman bir Merhaba 🙂
Son zamanlarda hepimiz zorunlu rollerimize büründük. Daha doğrusu hiç olmadığımız, olamadığımız kadar kendimiz olduk. Anne olduk ve sıkılan çocuğumuzla mutfakta portakallı kek yaptık. Baba olduk ve oğlumuzla uzun zamandır konuşamadığımız memleket meselelerini konuştuk. Bazılarımız ise evlat oldu ve annesini, babasını, çok sevdiğini yalnız başına dostlarının desteği olamadan toprağa verdi. Kendimizi bulduğumuz bu süreçte belki de en çok yara alanlarımız onlardı. Bu yüzden Mahza ailesi olarak başta bu süreçte yakınını kaybetmiş bütün vatandaşlarımıza ve aziz şehitlerimizin ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyoruz.
Mahza olarak bu ay “olmak” dedik… Nedir bu “olmak”? Elbette her birimizin cevabı kendi okyanusundan bir nehir olup aktı. Dilerim kalemimizden dökülenler ışık olur bütün “olmak”larınıza 🙂
Ben size ve yazar dostlarıma “Yara Olmak” başlığıyla seslenmek istedim. İnandığım bir şey var çünkü: Evlerimize döndüğümüzden beri üzerini anneannemizden kalma sırma yorganlarla örttüğümüz yaralarımız başladı kanamaya. “Neden ben?” dedik, “Neden yalan söyledi?”, “Neden hâlâ dönmedi?”, “İnsan bir Allah’a ısmarladık derdi”… Kısacası içimizi şerha şerha yaran ne varsa konuştuk kendimizle. Yukarıdaki şiiri de bu yüzden seçtim aslında:
“ben kendimde bir yara
büyüdüm kanaya kanaya”
kanayarak büyüdüğümüz zamanlardan bu yana tepeden tırnağa yara olduğumuzu fark ettik. Şimdi ise yeniden bir nefesle yara olmaktan korkmadan yürümek vaktidir. Birileri bizi yaralamadan, kimsenin yarası olmadan….
Son olarak Tolstoy’dan bir vecizeyle bitireyim:
“Kıvılcımı söndürmeyen ateşi zaptedemez.”
Yaralarınızı kanatan bütün kıvılcımları söndürerek, yara olmadan ve yara olarak kalmadan süreceğiniz bir ömür dileğiyle, keyifli okumalar efendim.
Sağlıcakla…
Birisi “Yara Olmak” üzerinde düşündü