Dilimiz Eşek Arısının Hedefi Olmasın

Göreceli konular istasyonundan merhaba. Neleri konuşmalı, neleri susmalı insan? Dil, konuşma eyleminin ayrılmaz öznesi olsa da tutma eyleminin de bir parçası. Dilimizi tutup konuşmadığımız/konuşamadığımız her neyse kalbimizin sır odacığında yerini alıyor.

Tasavvuf ehlinin inandığı tabirle: “İnsan benim sırrımdır, ben de insanın sırrıyım” buyuruyor Allah.

Yaratılanlar yaratıcının tecellileriyle ziynetlenir. O halde sır, bize Allah’tan kalma ağır bir miras. O’nun bizde vuku bulan bu sıfatına inanarak iddia ediyorum; en ‘ben sır tutamıyorum’ diyen bile sırlıdır.

Peki, sır verilecekse kime verilmeli, alınacaksa kimden almalı? Zira sadece verilen değil, alınan sır da yüktür. Mâverdi sır sahibi için güvenilirlik vurgusu yaparken bir yandan da şu uyarıyı yapar: “Mal konusunda emanet ehli olan her insan sır konusunda güvenilir olmayabilir. Sır saklamak emanet malı saklamaktan zordur.” Aslına bakarsanız bu konuda Hz. Ömer’in uyguladığı yöntem en doğru yaklaşım olabilir. Ne dostuna, ne düşmanına, yalnızca Allah’ına… Gönlüne sığdıramayıp söylediğini, kim sığdırsın gönlüne?..

Fatih Sultan Mehmet’in “Yapacağım işleri sakalımın bir kılı bile bilse, onu kopartırım” dediği meşhurdur mesela. Tabağı-çanağı kırıldığında nazarın çıktığına inanan anadolu kadınlarının evlatları olarak, Halil Cibran’ın sırlı olmamızı tavsiye ettiği şu sözleri kulaklarımıza küpe diye takabiliriz: “Gez ve kimseye söyleme, gerçek bir aşk hikayesi yaşa, kimseye söyleme. Mutlu ol, kimseye söyleme. İnsanlar güzel şeyleri mahveder.”

Hakikaten de güzellikleri gizli tutmak, uzun vadeli saadetlerin sırrıdır çoğu zaman.

Söylediklerimizin esiri, sustuklarımızın hakimiyiz. Başkalarının söyleyip, susmamızı istediklerine de hakim olduğumuz kadar erdemliyiz.

‘Konuşsam söz olur, sussam dert’ şiarında olan sırlara dair de şu yorumu yapmak boynumun borcudur: “Baktınız derdinizden kanser olacaksınız, bırakın içinizde kanser olacağına dışınızda konser olsun.” Çünkü bu tarzdaki sırları canımızı sıkan insanların, canımızı sıkan yönlerini susarak tutuyoruz. Oysa kimsenin hoşumuza gitmeyen tavrına, sözlerine maruz kalmak zorunda değiliz ve bu gibi durumlarda susmamalı, içimize atmamalı bilakis konuşmalıyız.

Allah’ın yeryüzünde dolaşan sırlarıyız. Sırrınıza iyi bakın, kalbinizi yormayacak, aklınızı iflas ettirmeyecek kadar dertlenin, yaratılmışların en şereflisi olarak gönderildiğiniz dünyada, en şerefli olarak kalmaya devam edin.

Önce Allah’la, sonra onun sevgisiyle kalın, O kalplerimizin en kuytusunda sakladıklarımızı da açığa vurduklarımızı da biliyor. Emanetleri kaybolmayana, Rahman olana emanet ediyorum…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: