Çoğu zaman nereden, kimden ve neyden başlayacağımızı kestiremediğimiz bir eylemdir “affetmek”. Kelime anlamına baktığımızda ise “suç, ceza ve benzeri bir şeyi bağışlamak.” olarak karşımıza çıkıyor. Buradan başlayacak olursak, birini suçlamak, cezalandırmak yerine tercih edebileceğimiz bir seçeneğimiz daha var demektir..
Hayatımız boyunca hepimiz mutlaka küçük büyük yaptığımız herhangi bir hatadan kendimizi sorumlu tutmuş, kendimize kızmış ve hatta kendimize küsmüşüzdür. Buna bağlı olarak da bazen ağlayarak, bazen cam çerçeve indirerek bazen kızarak hatta bazen kendimizi aç bırakarak “cezalandırmışızdır”. İşte asıl düğüm burada çözülecek sevgili okur, AFFETMEYE kendimizden başlamamız gerekiyor.
Değil ki sadece hata, yanlış yaptığımızda; her durumda ve her koşulda kendimize öz şefkat göstermeli ve hatalarımız için ceza vermek yerine affetmeyi ve dersimizi alıp uzun yolumuza devam etmeliyiz.
Geçtiğimiz yüzyıllarda onlarca savaş yaşandı, ayrılıklar, acılar, hastalıklar. İnsanlık tarihi bugün de dahil olmak üzere o kadar çok felaket yaşadı ki. Ama hâlâ aynı dünyayı paylaşıp yaşamaya devam ediyoruz, neden? Komik gelebilir ama bence affedebildiğimiz için. Geçip gittiğini bildiğimiz için , nefret duyup yorulmamak için affediyoruz. İnsan fıtrat gereği sevgi, merhamet, iyilik gibi birçok iyi özelliğe sahiptir. Elbette içimizde neyi beslersek elimizde var olan da odur ancak merhamet dünyadaki en lezzetli duygulardan biridir bence. Herhangi kötü bir durum yaşadıktan sonra içimizde büyüttüğümüz kinin karşı tarafa genelde etkisi yoktur, kinini unutmamak için çaba verene zararı vardır. İşte bu noktada affetmek zayıflık değil çok büyük bir güçtür çünkü insanın kendi iyileşmeden bir başkasını ya da insan ilişkilerini iyileştirmesi pek mümkün olmuyor maalesef.
İntikam almayı gaye edinmiş birkaç insan tanıdım. Ayağı taşa takılsa o taşı metrelerce uzağa fırlatmaktan yüksünmeyen insanlar var evet ve gerçekten çok mutsuzlar. Mottoları “Benim canım yandı, onunki de yansın” şeklinde ve işin trajik yanı, canları da sürekli yanıyor. Çünkü onlara kimsenin kötülük ettiği yok, kendilerinden başka.
Düşünün, kendi dünyasında mücadele etmeyi bilmeyen, kendi yarasını saramayan insanlar benliklerini intikam almaya adıyor. Çünkü en başta bahsettiğim cezalandırmanın yerine geçebilecek başka bir silahları yok..
Ali Suad’ın çok sevdiğim bir sözü vardır “Bazen, affetmek de bir cezadır.” Bu noktada üstüne söylenecek pek bir şey kalmıyor bence.
Küçükken annenizin en sevdiği vazoyu kırdınız mı? Ya da babanızın traş köpüğünü alıp kendinize oyuncak ettiniz mi? Tabi ki sonuçlarından bi haber olarak 🙂
Ebeveynlerimizin gözündeki o öfke ve yükselen ses tonu karşısında kendimizi tutamaz hıçkıra hıçkıra ağlardık elbette, ta ki ikisinden biri odamıza gelip yanağımıza bir öpücük kondurana kadar. O an yüzümüzde oluşan o koca gülümsemeyle ağlamaktan iç çeke çeke uykuya dalardık ama uyandığımızda bilirdik ki “affedildik”. İşte böyle bir şeyden bahsediyorum sevgili okur insan olmak, insani duygular hissetmek çok doğal ancak sırtımızdaki yükün en büyük kısmı affedemediğimiz insanlar ve olaylardır.
Herkesin bir kavgası, inancı, acısı var evet. Kimse kimseden yüce değil ona da tamam peki en mutlu olan kim? İlk affeden en mutlu olandır ve kavganın kazanıdır. Çünkü yükünü atmıştır ya o insan, güçlüyse daha güçlü, haklıysa daha haklı olmuştur ve emin olun bu, binlerce özürden daha kıymetlidir.
Yanlışta ısrarcı olmadığınız sürece kendinize öfkelenmeyi, cezalandırmayı, kızmayı bırakın. Bunları yapıyorsanız yanlış yaptığınız şeyleri sürdürmeyin, eğer hem kendimize kızıp hem de aynı şeylere devam ediyorsak ikisinden biri sahtedir, samimi değildir. Ne öfkemiz ne de hata yapma arzumuz.
Velhasıl, sırtımızda derin bir torbayla çıktığımız merdivenlerden bir gün aşağı inmemiz gerekecek yükümüz insan olmasın, yükümüz acı, keder, öfke, kin olmasın. Rüzgara kızıp dalı kırmadan, pire için yorgan yakmadan, düştüysek ayağa kalkarak devam etmeliyiz sevgili okur. En başta kendimizi sonra insanlığı affedin ve bu ihanet değil unutmayın.
Ve bilin ki “Affetmek, iyi insanların intikamıdır.” (Friedrich Schiller)
Sevgiyle kalın..
Darbeler yesen de yüreğine,
Affetmek en asil intikam.
Varsa bir duvar dayan
Yoksa bir duvar yarat..
Çok güzel bir yazı olmuş.
BeğenBeğen