Neden Petra?

Sevmek denilen kutsal olgunun harcanması en kolay olduğu çağda yaşıyoruz. Şairler, bestekârlar, âşıklar yahut maşuklar diyerek liste uzayıp gidiyor. Bu devirde bu saydıklarımın hiçbirini bulamıyoruz. Ya da düzeltmek gerekirse gerçek olanını bulamıyoruz demeliydim sanırım. Öyle ya kitapçılar aşkını itiraf eden yazarlarla sosyal medya ise şair ve müzik erbabı insanlardan geçilmiyor. Sevmek diyoruz değil mi? Bir şeyi, bir davayı, bir duygu yahut düşünceyi bazen de bir varlığı hiçbir çıkar beklemeden karşılıksız olarak kendinden geçebilmek. 

Bu çağ sevenlerin ‘sevda sır ile olur’ diyerek sevgisini saklayanların değil de sevgisini ele ayağa düşürenlerin çağı oldu. Neden yahut nasıl böyle olduk kimse bilmiyor. Bilmekte istenmiyor. Bilenler kimseye bir şey demiyor. Bir şey denen her kim var ise umursamıyor. Bu çağ nasihat vermek isteyenlerin bile azarlandığı, hor görüldüğü bir çağ oldu. Ne o eski öğüt verenler kaldı toplumda ne de o verilen öğüde kulak verenler. Ahir zaman denilen zamanın en kör en karanlık dilimindeyiz. Yahut biz öyle hissediyoruz. Çiçeklerin bile yapmasının tercih edildiği zaman diliminden başka bir şey beklemek biraz abesle iştigal oluyor. Çiçek yapma olunca gerçek bir sevda beklemek ne denli doğru olur bilmiyorum. Herkes birbirinde kusur arayarak yaşıyor. Kimse kimsenin artılarını söylemiyor. En önemlisi kimse kimseyi eksileri ile beraber sevemiyor. Ama’lar ve fakat’lar her yanımızı dolduruyor. Ama yahut fakat derken sevgiyi bile bir şarta bağladığımızı unutuyoruz. Sevginin koşulsuz olduğu zaman bir anlam ifade ettiğinin bilincine varamadan ömür geçip gidiyor. Neden sevmiyoruz yahut sevemiyoruz bunu sorgulamamız gerekiyor. Kişi neyi nasıl sevmeli yahut ne için sevmeli ya da sevmemeli. Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek dışında her ne var ise hayatınızda rafa kaldırmayı öneriyorum. O’nun rızası için sevmeye başladığımız gün gönlümüz huzura erecek ve ama demeyi bırakacağız. Yaratılanı Yaratandan ötürü sevince her şey güzelleşecek.

Para, makam, güzellik, şöhret hep bu çağın insanlar üzerinde oynadığı kirli oyunlar. Daha önce bunlar yok gibi konuşuyorsunuz dediğinizi duyar gibiyim. Öyle bir iddiam yok. Zira bu saydığım şeyler ilk insandan beri bize yapışmış olan kötü hasletler. Fakat bu çağda olduğu kadar hiçbir çağda yalan bu kadar çabuk yayılmamıştır. Kimse kötü olan bir şeyi gözler önüne serip de insanları kötü olana çağırmamıştır. Peki, hiç iyi olan bir şey yok mu? Tabi ki var. Fakat insan her zaman yasak olana meylettiği gibi kötü olana dalıp gidiyor. İyi olan ne var ise ardında kalıyor. Aşk yahut sevdayı birazcık Petraantik kentine benzetiyorum. Neden petra’da diğerleri değil diyebilirsiniz. Petra hem kayıp hem bilinende o yüzden. Tıpkı sevda gibi anlayacağınız. Hem biliniyor hem de kayıp…

Sözcükler kelimeleri kovalamaktan vazgeçmeyecek. Siz değerli okurları daha fazla sıkmadan ve de sevmekten bu kadar bahsetmiş iken araya gönlümüzün süzgecinden gelen iki satıra yer verip sizleri ama ve fakat demeye sevk etmeden,yazımı sonlandıyorum.

Gönül bu ama fakat bilmez

Sevda yolu bu geri dönülmez

İkilik olanlar hep sevdadan kaçıyor

Gönül bu amasız fakatsız seviyor

Sen kendinden mesulsün unutma

Sevdin mi fakat ama karıştırma

Gir menzile yolundan sakın şaşma

Gönlünü sakın ikilik ile karartma

Ömür geldi geçiyor bir an

Sermayendir gönlüne dolan

Heybeni temiz tut her zaman

Gönlüne dolmasın yalan dolan

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: